• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

KESK Çorum Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Tüm Bel Sen Şube Başkanı Nevzat Veldet, 2018-2019 yıllarını kapsayan 4. Dönem ‘Toplu Sözleşme’ görüşmelerinin 1 Ağustos 2017 tarihinde başlayacağını hatırlattı:


‘GREVLİ GERÇEK TOPLU
SÖZLEŞME HAKKIMIZDIR’

  

 

28 Temmuz 2017
KESK Çorum Şubeler Platformu adına bir açıklama yapan Dönem Sözcüsü ve Tüm Bel Sen Çorum Şube Başkanı Nevzat Veldet, "OHAL/KHK rejiminin kalktığı, eşit, özgür, barışçıl, laik, demokratik bir Türkiye istiyoruz!" dedi.

 

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Çorum Şubeler Platformu, Toplu İş Sözleşmesi talepleri ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

 

Eğitim-Sen Çorum Şubesi'nde yapılan toplantıya KESK'e bağlı sendikaların şube başkanları ve bazı sendikacılar da katıldı.

 KESK Çorum Şubeler Platformu adına bir açıklama yapan Dönem Sözcüsü ve Tüm Bel Sen Çorum Şube Başkanı Nevzat Veldet, 2018-2019 yıllarını kapsayan 4. Dönem ‘Toplu Sözleşme’ görüşmelerinin 1 Ağustos 2017 Salı günü başlayacağını hatırlatarak, "3 milyon kamu emekçisini, 2 milyon kamu emekçisi emeklisini, ailelerini de hesaba kattığımızda en az 15 milyonluk geniş bir kitleyi yakından ilgilendiren bu “toplu sözleşme’ görüşmelerine ne yazık ki toplum olarak geleceğe, yarına, ilişkin umutlarımızın karartılmak istendiği bir süreçte giriyoruz" ifadesini kullandı.



 KESK Dönem Sözcüsü Nevzat Veldet, açıklamasını şöyle sürdürdü:

 "Kapsamından, tarafların belirlenmesine, grev hakkımızın yasal güvence altına alınmamasından, uyuşmazlık durumunda devreye girecek olan Hakem Kurulunun yapısına kadar onlarca temel sorunu bulunan, gerçek – evrensel bir toplu sözleşme sisteminden uzak olan mevcut sistemin üzerine bugün bir de OHAL-KHK rejiminin gölgesi düşmüştür.

 
'KESK, CEMAATE KARŞI EN NET TUTUMU
TAKINAN KAMU EMEKÇİLERİNİN ÖRGÜTÜDÜR'

OHAL’ e dayanılarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle 120 bine yakın kamu çalışanı ihraç edilmiş, yaklaşık 40 bin kamu çalışanı açığa alınmıştır. OHAL’i FETÖ/PDY ile mücadele için ilan ettiklerini söyleyenler çok kısa süre içinde konfederasyonumuz KESK’i hedef tahtasına koymuştur.

 Bugüne kadar bağlı sendikalarımızın üyesi-yöneticisi toplam 4.006 kamu emekçisi sorgusuz, sualsiz, hangi suç ile isnat edildiğini dahi bilmeden, tamamen keyfi olarak memuriyetten çıkarılmış, ihraç edilmiştir.

 KESK nereden, kimden gelirse gelsin, tüm darbelere, vesayet sistemlerine karşı olan ve bunun için bedel ödeyen bir konfederasyondur.

KESK, birileri gibi, 15 Temmuz'dan sonra değil, en başından beri 11 yıl boyunca iktidar ortaklığı yapan cemaate karşı en net tutumu takınan kamu emekçilerinin mücadele örgütüdür.

 KESK söz konusu yapının hem kamuda hem toplumsal yapıda yarattığı tahribata dikkat çekmekle kalmayıp buna karşı mücadele etmiş bir konfederasyondur.

OHAL de KESK neden hedef alınmıştır?

4.006 KESK’li neden KHK’lerle ihraç edilmiş, binlercesi açığa alınmıştır?

Çünkü biz KESK olarak; Kurulduğumuz günden bugüne milyonlarca yurttaşın yararlandığı kamu hizmetlerinin piyasaya açılarak tasfiye edilmesine, Kamu emekçilerinin kısmi iş güvencesinin ortadan kaldırılarak siyasal iktidarların gönüllü kapı kulları haline getirilmesine, Emekçileri bölmek, parçalamak için emek alanına sokulan Truva atı, sarı sendikalara, Karşı en başından beri mücadele ettik, mücadele etmeye de devam edeceğiz.

 '3 MİLYON KAMU EMEKÇİSİNİN HAK ETTİĞİ
İNSANCA YAŞAM İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ'

KESK olarak 78 milyon vatandaşın kamu hizmeti alma hakkı için, 3 milyon kamu emekçisinin hak ettiği insanca yaşam için mücadele ediyoruz.

 

 İşte bu nedenle en başından beri emek ve demokrasi karşıtlarının hedefinde olduk.

 Bugün de, 15 Temmuz sonrasında KESK’i “darbe destekçisi” olarak itham edemeyeceklerini bilenler yıllardır kararlılıkla sürdürdüğümüz emek ve demokrasi mücadelemizi “suç” gibi göstermektedir.

 Yönetici ve üyelerimizi haksız, hukuksuz tamamen keyfi olarak açığa alınanların, ihraç edenlerin tek bir kriteri vardır. O da başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçi kesimlerin hak ve özgürlüklerini sınırlayan düzenlemelere seyirci kalmamamızdır.  

 


 BİZE ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA
 RAZI ETMEYİ HEDEFLİYORLAR’

Öte yandan biz darbe ve darbeciler ile mücadele edilmesin demiyoruz. Hukukun en temel kaidesi olan masumiyet karinesinin yok sayıldığı, isnat edenin suçu ispat yükümlülüğünün yerine suç isnat edilenden suçsuzluğunu ispatlamasının beklendiği, kısacası hukukun en temel normlarının tepe taklak hale getirildiği, OHAL’in tüm emekçilere ve demokratik muhalefete karşı silah olarak kullanıldığı bu garabete artık son verilmesini istiyoruz. Bir ülkede emeğin haklarını korumanın, kazanımlarını kalıcı hale getirmenin biricik yolu o ülkede demokrasinin, barışın, adaletin, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinden geçmektedir. Kısacası demokrasinin, adaletin, hukukun ayaklar altına alındığı bir yerde emeğin haklarından bahsetmek mümkün değildir.

Bugün önümüzdeki en büyük engel sendikal hak ve özgürlüklerimizi kullanamaz hale getiren, mali ve sosyal hak kayıpları yaşarken ihraçlarla açığa almalarla bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeyi hedefleyen OHAL-KHK rejimidir.

 

‘OHAL DERHAL KALDIRILSIN’

 Bu nedenle KESK olarak Devlet Personel Başkanlığı’na teslim ettiğimiz toplu sözleşme teklifimizde OHAL-KHK rejimine karşı taleplerimiz öncelikli yerini almıştır.

 

KESK olarak bu taleplerimizi sıralayacak olursak:   

*15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin bastırılmasından sonra 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) derhal kaldırılsın.  Anayasaya ve yasalara aykırı olan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) iptal edilsin.

 *OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan ihraç edilen tüm kamu görevlileri aynı kadro, unvan ve pozisyonlarında işlerine derhal iade edilsin, İşten el çektirildikleri süre içindeki maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilsin.

 

*KHK’larla ihraç edilen kamu emekçilerinin yarıdan fazlası emeklilik için gerekli olan hizmet yılını doldurmuş durumdadır. Emekli Sandığına tabi hizmet süresi emekli aylığı bağlanması için yeterli olan kamu görevlilerine, emekli ikramiyesi ödenmemesi biçimindeki uygulamadan vazgeçilsin. Bu kişilerin emekli ikramiyeleri Danıştay kararları doğrultusunda ödensin.

 *İş güvencemizi ortadan kaldıracak sözleşmeli çalışma, performansa göre ücretlendirme vb. çalışmalara son verilmedir!

 *Gerici /mezhepçi eğitime karşı bilimsel, demokratik, laik, eğitim hakkı sağlanmalıdır! 

*İnsanca yaşanacak bir ücret sağlanmalıdır. En az ücret alan kamu emekçisinin maaşı 2017 itibariyle kira, yakıt, ulaşım, çocuk ve aile yardımı hariç 3450 TL’ ye yükseltilmedir!

 *Kira yardımı olarak aylık 427 TL, aile/ eş yardımı aylık 350 TL, çocuk yardımı 350 TL, asgari ücret tutarında yılda 2 ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti ödenmelidir!

 *Kamu ve özel sektör dahil tüm çalışanların ücretlerinin asgari ücret tutarındaki kısmı vergiden muaf tutulmalı, üzerindeki miktar için vergi kesintisinin en alt sınırına sabitlenmelidir.

 *Yılın ikinci yarısında maaşlarımızda yaşanan erimenin önüne geçilebilmesi için artan oranlı vergi dilimi uygulamasına son verilmelidir!

 *Tüm ek ödemeler emekliliğe ve emekli aylığına yansıtılmalıdır, ek gösterge adaletsizliğine   son verilmelidir!

*Özelleştirmeler durdurulmalı, sözleşmeli, taşeron, esnek, kuralsız çalışma yasaklanmalı, 4-C’ liler kadroya alınmalı, herkese güvenceli iş ve gelecek sağlanmalıdır!

*Talan fonu olan Varlık Fonu lağvedilmelidir!

*Yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası yapılmalı, ayrımsız tüm çalışanlara uygulanmalıdır!

*Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilmelidir, özgür örgütlenme ortamı sağlanmalıdır!

 *Kadın kamu emekçilerine; uygulanan ayrımcılık, mobbing ve şiddete son verilmeli, istihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır!

*Kamu hizmetleri herkese parasız, eşit, nitelikli ve ulaşılabilir olmalı, toplumsal fayda gözeterek sağlanmalıdır!

*Bu talepler sadece Devlet Personel Başkanlığı’na ya da Çalışma Bakanlığı’na sunulmuş bir teklif değildir. Demokrasiden, adaletten, hukukun üstünlüğünden yana olan başta kamu emekçileri olmak üzere tüm halkımıza bir davettir.(BSGMEDYA)

 



423 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP