• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Çorum Barosu Yönetim Kurulu Üyesi, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av.Vahap Uz, 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı

Dileğimiz BARIŞ,
HUZUR Ortamı
 ve ÖZLEDİĞİMİZ ADALETTİR!

8 Aralık 2016
Çorum Barosu Yönetim Kurulu Üyesi, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av.Vahap Uz, İnsanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsine “ İnsan Hakları” denildiğini söyledi.

Vahap Uz, 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle yayınladığı mesajında; Yüz binlerce aileyi kimsesiz, milyonlarca çocuğu yetim bırakan savaşların insanlık için ancak bir daha olmamak şartı ile bağışlanabilecek büyük bir yüz karası olduğuna dikkat çekti.

Uz, “Dünyadaki tüm insanlar bu dünyaya eşit haklara sahip olarak gelmektedirler. Dünyadaki hiçbir insanın bir diğer insana, ırka ya da topluluğa göre üstünlüğü yoktur” dedi.

Yaşamak özgürlük ve can güvenliğinin herkesin hakkı olduğuna vurgu yapan Çorum Barosu Yönetim Kurulu Üyesi, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av.Vahap Uz  açıklamasını şöyle sürdürdü;

“İnsan hakları, kişiyi kendi özüyle yaşatacak kurallardır. İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır. Bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavga, çatışma, isyan eksik olmamıştır. İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük düşüncesi yaygınlaştıkça bu konuyla ilgili mücadeleler de artmıştır.

Bu mücadeleler sonucunda, öncelikli amacı dünyada barışı ve güvenliği sağlamak olan Birleşmiş Milletler Örgütü, 24 Ekim 1945’te kurulmuş ve örgüt 10 Aralık 1948 tarihinde “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni kabul ve ilan etmiştir. 30 maddeden oluşan bu bildirgenin bazı maddeleri şu şekildedir:

Bütün insanlar hür ve eşit doğarlar. Akıl ve vicdan sahibidirler; birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar.

Herkes ırk, renk, cins, din, siyasal ya da başka herhangi bir ayrılık gözetmeksizin, bildiride yazılı bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir.


YAŞAMAK, ÖZGÜRLÜK VE CAN

 GÜVENLİĞİ HERKESİN HAKKIDIR

 Hiç kimseye işkence, zulüm, onur kırıcı ceza ya da işlem uygulanamaz.
Yasalar önünde herkes eşittir.
Dünyadaki tüm insanlar bu dünyaya eşit haklara sahip olarak gelmektedirler. Dünyadaki hiçbir insanın bir diğer insana, ırka ya da topluluğa göre üstünlüğü yoktur. Ancak, dünyanın kuruluşundan bu yana insanlar, ama insanın –renk/din vb gibi- kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı ama siyasi hırslarından dolayı ciddi savaşlar içine girmişlerdir. Yüzbinlerce aileyi kimsesiz, milyonlarca çocuğu yetim bırakan bu savaşlar insanlık için ancak bir daha olmamak şartı ile bağışlanabilecek büyük bir yüz karasıdır. Bir dönemin yaşadığı işkenceler, insanlıkla bağdaşmayan ve insan kalbinde utanç yaratan, bugün bile nefretle anılan talihsiz olaylardır. Suriye ve Irak’taki savaş ve çatışmanın sadece bu ülke insanlarına değil tüm insanlığa ve insan haklarına zarar verdiği aşikardır.

KHK’LAR MECLİSİN
TARİHİ DAVRANIŞINI
GÖLGEDE BIRAKMAYA
BAŞLAMIŞTIR

Günümüze baktığımızda ise, adı ‘’savaş’’ olmasa da, insanların etnik köken, düşünce ve/veya siyasi kimliği nedeniyle hala en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ellerinden alındığını üzülerek seyretmekteyiz.

Ülkemizde 15 Temmuz’ da cereyan eden darbe girişiminin, ülkemize ve demokrasimize vermiş olduğu yaranın sancısı halen çekilmektedir.

En temel insan haklarından olan seçme ve seçilme hakkına silahla darbe vurulmaya çalışılmıştır. Bu duruma karşı TBMM’nin verdiği tepki tüm Dünya’ ya örnek olmuş ve Meclisi’mizin önemi daha da ortaya çıkmıştır. Ancak akabinde ilan edilen OHAL ve çıkarılan KHK’lar Meclisin tarihi davranışını gölgede bırakmaya başlamıştır.

Söz konusu darbe girişiminin faillerinin yargılanması ve derhal cezalandırılması yanında, Ülkemizin yönetimsel ve hukuksal olarak normale dönme ihtiyacı da zaruri olmuştur. Bu durumun ise tüm ülke insanlarına ayrım gözetmeksizin, eşit, tarafsız adalet dağıtımı ile gerçekleşeceği kuşkusuzdur.

Adaletin sağlanması açısından savunma görevi gören avukatların haklarına ve taleplerine daha da fazla değer verilmesi gerekmekte iken, KHK’lar ile meslektaşlarımızın savunma görevi dolayısıyla insanların da savunma hakkı kısıtlanmaktadır.

İnsan haklarına dayalı bir ülke umut ve inancının yeniden yeşermesi, son günlerde ülkemizin en temel ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir.

 Ulu önder Atatürk’ün söylediği “Yurtta sulh, cihanda sulh” parolası, tam da bu ihtiyacın söylemidir.

Zaten akıl ve vicdana sahip bir birey hiçbir ayrım yapmadan birbirlerinin zihniyetine saygı duyarak onun haklarını bilir. Ve insanlar arasındaki kardeşliği göz ardı etmeden din, dil, ırk ayırmadan insanı olduğu gibi kabul edenler, sorumluluğunu da bilen insanlardır.

Ülkemizin son zamanlarda ihtiyacı olan barışın sağlanması, huzur ortamının bulunması ve özlediğimiz adalete kavuşmamız insan haklarına saygı göstermeyle mümkün olabilecektir.

İnsanın insan olmasından doğan haklar, ne renginden, ne dininden ne etnik kökeninden gelmektedir.

“İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini, payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür” (Leo TOLSTOY). Bu nedenle tüm insanlığa saygı göstermek dileğiyle” (BSGMEDYA)



627 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP