• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Çorum'da Emek ve meslek örgütleri Ankara katliamını protesto için yine meydanlara indi


‘BARIŞ VE DEMOKRASİ
MÜCADELEMİZ SÜRECEK’

Haber Resmi

10 Ocak 2016
DİSK, KESK ve TMMOB’a bağlı emek ve meslek örgütleri dün yine meydanlara indi. 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da yaşanan katliamda hayatını kaybeden 102 kişinin faillerinin hala bulunamayışını protesto eden emek ve melek örgütleri hükümete barış ve demokrasi mücadelesinden bedeli ne olursa olsun geri adım atmayacakları mesajı gönderdi.

Dün saat 13.30’da Eğitim-Sen Çorum Şubesi önünde toplanan emek ve demokrasi örgütleri buradan sloganlar eşliğinde yürüyerek Hürriyet Meydanı’na geldiler. Burada Havuzlu Park yanında ellerinde Ankara katliamında hayatını kaybedenlerin posterleriyle birlikte kitlesel basın açıklamasına katılan eylemciler hükümete faillerin bulunması çağrında bulundu.

Kitlesel basın açıklamasını okuyan KESK Dönem Sözcüsü Ertuğrul Alper, 10 Ekim katliamının üzerinin örtülmesine, Ankara’nın kirli, karanlık dehlizlerine hapsedilmesine izin vermeyeceklerini ve bedeli ne olursa olsun, emek, barış ve demokrasi mücadelelerinden geri adım atmayacaklarını belirterek; “Bizler emek ve meslek örgütleri olarak, tüm dost kurumlarla beraber arkadaşlarımızın anısını ve mücadelesini yaşatmak için her zaman bir arada olacağız, her zaman omuz omuza olacağız!” dedi.

Bedeli ne olursa olsun barış ve demokrasi mücadelesinde ısrarcı olduklarını vurgulayan Alper; “Fail belli… Ancak kanlı katliamın üzerinden 3 ay geçmesine rağmen bir arpa boyu bile yol alınamadığı yetkililerin vurdumduymaz tavırları ile soruşturmanın gizlilik içerisinde yürütülmesinden anlaşılmaktadır.” diyerek katliamın üzerinden 3 ay geçmesine rağmen acılarının, öfkelerinin ve isyanlarının geçmediğini ve geçmeyeceğini kaydederek; “Çünkü emeğin, barışın ve demokrasinin düşmanları henüz hesap vermedi.” ifadesini kullandı ve şöyle devam etti; “10 Ekim Emek-Barış-Demokrasi mitingimizi kana bulayan canlı bombaların ismini, yerini, yurdunu bilip patlayana kadar yakalamadıklarını itiraf edenler henüz hesap vermedi.

Yaşam hakkını korumak ile görevli olduğu varsayılan devlet, açık bir tehdit ortada iken, bu tehditten haberdar iken, her türlü istihbaratı almış iken hiçbir tedbir almayarak yüzlerce-binlerce insanımızı mağdur etti.”

 “DEVLET, GÜÇLÜ BİR ŞİDDET
AYGITI HALİNE GELDİ”

Alper, yıllardır toplumsal muhalefete karşı rutin olarak uygulanan polis kuşatması bir yana, İç Güvenlik Yasası ile daha da sert biçimde emek-barış-demokrasi güçlerini baskı altına almayı amaçlayan devlet gücünün bombacılara karşı değil, 10 Ekim’de tesadüfen hayatta kalanlara karşı kullanıldığı görüşünü savunarak, devletin hiç olmadığı kadar güçlü bir şiddet aygıtı haline geldiğini dile getirirken, MİT’in, polisin ve jandarmanın yetkileri olağan üstü düzeyde arttırıldığını, güvenlik bütçelerinin olağan üstü düzeyde şişirildiğini, teknolojik olanaklarla herkesi dinleyen, gözetleyen, muhalifleri de sorgusuz sualsiz cezalandıran bir örgütlenme içine girildiğini söyledi ve şu görüşlere yer verdi; “Burada mesele bir güvenlik meselesi değil toplumsal ve politik bir meseledir. Meselenin bir tarafında terör, öbür tarafında “güvenlik” yoktur. Meselenin bir tarafında “emek-barış-demokrasi” güçleri, diğer yanında emek-barış-demokrasi düşmanları vardır. Türkiye’yi yönetenler de dahil herkesin tarafı gizlenemeyecek kadar ortadadır.

Bizler emek ve meslek örgütleri olarak Emek-Barış-Demokrasi düşmanlarının çokça saldırısına maruz kaldık. Bu saldırılar karşısında teslim olmadık, boyun eğmedik, hesap gününün bir gün geleceğini hiç aklımızdan çıkarmadık. Ancak 100’ün üzerinde arkadaşımızı aramızdan alan katliamın ardından “Gün gelecek, devran dönecek” demekle yetinmiyoruz! Bu hesabı her gün soracağız, iktidar uğruna arkadaşlarımızın katledildiğini her gün hatırlatmaya devam edeceğiz!”

 Yaşamın her alanında kaybettikleri arkadaşlarını yaşatacaklarını ve katilleri ve sorumluları da hatırlatacaklarını anlatan Alper; Yüz iki arkadaşımızı yitirdiğimiz katliamın davası “Yüzyılın Davası” olacak ve bu davayı biz kazanacağız! Emek-Barış-Demokrasi kazanacak! Sömürü-Savaş-Faşizm kaybedecek!” diyerek açıklamasını şöyle tamamladı; “Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere buradan bir kez daha sesleniyoruz: Bu topraklarda kimsenin ölmesini istemiyoruz! Sendikalar olarak, meslek örgütleri olarak, demokratik kitle örgütleri olarak biz barışın tarafındayız! Görevimiz, insanlarımızın öldürülmesine seyirci kalmak değil, insanları yaşatmaktır.

Biz yılmadan, usanmadan inadına barış, inadına demokrasi,  inadına adalet, inadına kardeşlik, inadına eşitlik demeye devam edecek, bu ülkede bu değerler yaşam bulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Arkadaşlar buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum; “Bizi bombalar değil sessizlik öldürür.” (bsgmedya)                       



452 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP