• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Eğitim Sen, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. Açıklamada, '24 Kasım Öğretmenler Günü'nün 12 Eylül cuntasının ürünü' olduğu vurgulandı'


SORUNLARIMIZ
ACİL ÇÖZÜM BEKLİYOR!


Eğitim Sen Çorum Şube Yürütme Kurulu, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Öğretmenlerin sorunlarının acil çözüm beklediğine dikkat çekilen açıklamada; çalışma koşulları ve sorunlarına bakışı ile ilgili çarpıcı veriler sunuldu.

Öğretmenlik mesleği açısından, uluslararası anlamda tek öğretmenler gününün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olduğu belirtilen açıklamada; 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün 12 Eylül Cuntası’nın bir ürünü olduğu, Eğitim Sen’in 24 Kasım’ı öğretmenler günü olarak kabul etmesinin 12 Eylül rejimini, uygulamalarını ve düşüncesini benimsemek, TÖB-DER’in kapatılmasını ve binlerce öğretmenin mağdur edilmesini onaylamak, 12 Eylül ve AKP zihniyetinin yaratmak istediği “itaatkâr öğretmen” profilini kabul etmek anlamına geleceği vurgulandı.
Eğitim Sen Çorum Şubesi Yürütme Kurulu’nca yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi:

"Öğretmenlik mesleği açısından, uluslararası anlamda tek öğretmenler günü olan 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olmasına karşın, 12 Eylül sonrasında ilan edilen “24 Kasım Öğretmenler Günü” resmi olarak kutlanacak, her fırsatta mağdur edilen, “az çalışıyorlar”, “çok tatil yapıyorlar” diyerek siyasiler tarafından her fırsatta aşağılanan öğretmenlerin ne kadar “kutsal” bir iş yaptıkları hatırlatılarak, acil çözüm bekleyen en temel sorunları bile gündeme getirilmeden “resmi bir gün” olarak kutlanacak. 

12 Eylül cuntasının bir ürünü olan “24 Kasım Öğretmenler Günü” 12 Eylül zihniyetinin ve günümüzdeki temsilcilerinin nasıl bir öğretmen istediğinin simgesidir. Eğitim Sen’in 24 Kasım’ı öğretmenler günü olarak kabul etmesi demek; 12 Eylül rejimini, uygulamalarını ve düşüncesini benimsemek, TÖB-DER’in kapatılmasını ve binlerce öğretmenin mağdur edilmesini onaylamak, 12 Eylül ve AKP zihniyetinin yaratmak istediği “itaatkâr öğretmen” profilini kabul etmek anlamına gelmektedir.

Eğitim Sen, yıllardır dünya öğretmenlerinin evrensel mücadele günü olan 5 Ekim’i Dünya Öğretmenler Günü olarak kabul etmekte ve kutlamaktadır. Çalışma koşullarımızın giderek esnek, kuralsız ve güvencesiz hale getirilmesi, angarya çalışma uygulamalarının artması ve son olarak iş güvencemize göz dikilmesi, eğitim emekçilerini büyük bir tedirginlik ve karamsarlık içine itmektedir. 

ÖĞRETMENLERİN ÇALIŞMA KOŞULLARI

VE SORUNLARA BAKIŞI ARAŞTIRMASI

Eğitim Sen tarafından, öğretmenlerin giderek ağırlaşan çalışma koşulları ve sorunları ile ilgili düşüncelerini ilk elden tespit etmek için 9-20 Kasım 2015 tarihleri arasında, kapsamlı bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Türkiye çapında 7 bölge ve 40 ilde (Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Kocaeli, Diyarbakır, Eskişehir, Artvin, Ağrı, Dersim, Malatya, Edirne, Kırıkkale, Kırklareli, Mersin, Muş, Van, Hakkari, Şırnak, Sinop, Çorum, Tarsus, Sivas, Kars, Tokat, Muğla, Nevşehir, Kırşehir, Kastamonu, Konya, Karaman, Ordu, Aksaray, Trabzon, Giresun, Bartın, Sakarya, Yalova, Zonguldak) hemen hemen tüm okul türleri ve branşlardan 4.952 öğretmen araştırmaya katılmış ve görüşlerini bizlerle paylaşmışlardır. Araştırmamız 9 sorudan oluşan bir anket formu üzerinden tüm katılımcılarla yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir. 

ARAŞTIRMAYA KATILANLARIN
CİNSİYETLERİNE GÖRE DAĞILIMI:


Sendikamız tarafından 9-20 Kasım 2015 tarihleri arasında yapılan araştırmaya farklı okul türleri ve branşlardan 4.952 öğretmen katılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 47’si erkek (2269 kişi), yüzde 53’ü (2565 kişi) kadınlardan oluşmaktadır. 

Araştırmaya katılanların hizmet yılı (kıdemi) 

Araştırmaya katılanları hizmet yılı itibariyle değerlendirdiğimizde yarısının (yüzde 50,8) 16 yıl ve üzeri kıdeme sahip olduğu görülmektedir

Araştırmaya katılanların yüzde 21.6’sı 9-15 yıl arası, yüzde 15,1’i 4-8 yıl arası, yüzde 12,5’i ise 1-3 yıl arası kıdeme sahip öğretmenlerdir. Bazı anket sorularına verilen yanıtlarda ve yapılan yorumlarda kıdemli öğretmenlerle, daha az kıdemli öğretmenler arasında belirgin farklılıklar tespit edilmiştir.  

ARAŞTIRMAYA KATILANLARIN
MESLEĞİ YA DA BRANŞI


Araştırma yapılırken mümkün olduğunca farklı okul türleri ve farklı branşlardan öğretmenlere ulaşılmasına dikkat edilmiştir. Bu amaçla okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise türlerinde (Anadolu liseleri, Meslek liseleri vb) çalışan öğretmenlerle görüşülmüştür. Yine benzer şekilde başta sınıf öğretmenleri olmak üzere, toplamda 26 farklı branştan öğretmenlerin görüşleri alınmaya çalışılmış, bu anlamda da oldukça geniş bir kesime ulaşılmıştır. 

Öğretmenler mesleklerini yaparken
kendilerini mutlu ve huzurlu hissediyorlar mı? 


Araştırma sorularımızdan birisi öğretmenlerin mesleklerini yaparken kendilerini mutlu ve huzurlu hissedip hissetmediklerine ilişkindir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 58’i (2735 kişi) “Evet” diyerek mesleklerini yaparken kendilerini mutlu ve huzurlu hissettiklerini belirtmiş, ancak yüzde 42 (1982 kişi) gibi azımsanmayacak bir kısmı ise “Hayır” yanıtını vererek, mesleğini yaparken mutlu ve huzurlu olmadığını belirtmiştir. 

Mesleğini yaparken kendisini mutlu ve huzurlu hissetmediğini belirtenlerin açık uçlu olarak belirttikleri ve kendi el yazıları ile yazdıkları nedenler şu şekildedir; “Mesleki saygınlık zedelendi”, “Ekonomik şartlar yetersiz, fiziki koşullar işimi zorlaştırıyor”, “ Veli ve öğrenci profili değişti, eğitim değerini yitirdi”,  “Akademik ve ekonomik tatminsizlik yaşıyorum”, “Öğrenci düzeyi düşük, velilerin baskı var”, “Öğretmenlik yetkisi olmayan ancak sorumluluğu çok olan bir meslek”, “Maddi manevi doyum alamıyorum”, “Zorunluluktan yaptığım meslek”, “Ayrımcılık ve mobbing yapılıyor”, “Adaletsiz yapılan müdür ve müdür yardımcıları görevlendirmeleri”, “Günümüz sisteminde öğretmenlerin arka plana itilmesi”, “Sistemden kaynaklanan nedenler (sınıflar kalabalık, not sistemi)”, “Sürekli para toplanması isteniyor”…

ÖĞRETMENLERİ MESLEK HAYATINDA
EN ÇOK RAHATSIZ EDEN SORUNLAR


Araştırmaya katılan öğretmenlere kendilerini meslek hayatlarında en çok rahatsız eden sorunlarda birinci sırayı “maddi koşulların zorlaşması ve maaşların yetersizliği” olarak açıklanmış, ikinci sırada ise “mesleki saygınlığın olmamasını” göstermişlerdir. 

Çalışırken baskı ya da yönlendirme ile karşı karşıya kalıyorlar mı? 

Araştırmaya katılan öğretmenlere “Çalışırken herhangi bir şekilde baskı ya da yönlendirme ile karşı karşıya kaldığınız oluyor mu?” sorusunu yönelttiğimizde katılımcıların yüzde 39’u çalışırken baskı ve yönlendirme ile karşı karşıya kaldığını belirtmiştir. 

Herhangi bir baskı ya da yönlendirme ile karşı karşıya kalmadıklarını belirten yüzde 61’lik kesimin ortak özelliği hizmet yılının 16 yıldan daha fazla, yani mesleki deneyime sahip öğretmenler olmasıdır. MEB’in siyasallaşmış yönetim kadroları mesleki deneyimi daha az olan öğretmenlere yönelik baskı ve yönlendirmeyi daha çok yapmakta, ancak deneyimli öğretmenlere yeterince baskı yapamamaktadır. 

ÖĞRETMENLERE ANGARYA
İŞLER YAPTIRILIYOR MU? 


Öğretmenlere “Çalışırken size mesleğiniz ile ilgili olmayan angarya işlerin yaptırıldığını düşünüyor musunuz?” sorusunu yönettiğimizde yüzde 51,2’si bu soruya “Evet” yanıtı vererek, kendilerine angarya işler yaptırıldığını ifade etmiştir. 

En çok tekrarlanan angarya olarak “Nöbet”in yoğun bir şekilde belirtilmesi, geçtiğimiz süreçte öğretmenler açısından önemli bir gündem maddesi olan “Nöbet sorunu”nun hala ciddi bir sorun olarak devam ettiğini göstermektedir. İkinci olarak en çok tekrarlanan yanıt ise “Evrak işleri” olmuştur. Diğer angarya çalışma örnekleri ise katılımcılar tarafından şu şekilde ifade edilmiştir; “Performans”, “Sınav analizleri”, “MEB’in öğrenci veli anketleri”, “formlar”, “İKS”, “TKY”, “Ölçme değerlendirme işleri”, “Fotokopi, e-okul vb”, “Mesai saati dışındaki toplantılar”, “Keyfi görevlendirmeler”, “Kermes”, “Para toplama işleri”, “Sınavlarda zorunlu görev”…

ÜLKENİN VE EĞİTİMİN GELECEĞİ
HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORLAR?


Araştırmada son soru olarak katılımcılara “Ülkenin ve eğitimin içinde bulunduğu koşulları göz önüne aldığınızda geleceğe güvenle bakabiliyor musunuz?” sorusu yöneltilmiştir. Araştırma sonuçları içinde en çarpıcı sonuç bu soruya verilen yanıtlarda ortaya çıkmıştır. Katılımcıların yüzde 90,6’sı (4371 kişi) “Geleceğe güvenle bakabiliyor musunuz?” sorusuna “Hayır” yanıtını vermiştir. 

“Hayır” yanıtını verenlerin çok büyük bir bölümünün üzerinde ortaklaştığı temel neden “Eğitim sisteminin sürekli değişmesi” ifadesi olmuştur. İkinci olarak en çok vurgulanan neden “Bilimsel ve laik eğitimden uzaklaşılması” gösterilmektedir. 

EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN SORUNLARI
GİDEREK ARTMAKTADIR 

Türkiye’de eğitim sisteminin yıllardır çözülmeyen sorunları, öğretmenleri ve diğer eğitim emekçilerini, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha fazla olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir. Türkiye’de çalışan öğretmenler, OECD ülkeleri içinde en çok çalışan, en düşük maaş alan öğretmenler arasındadır. 
Siyasi iktidarın eğitimin ve ülkenin geleceğini olumsuz etkileyecek her türlü müdahalesine karşı, yıllardır savunduğumuz taleplerimizi dillendirmeye ve sonuç alıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğimiz bilinmelidir. " (bsgmedya)

 




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP