• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Bir filozofa; ‘Şansa inanır mısınız?’ diye sormuşlar. Filozof, ‘Elbette inanırım.’ demiş.

  1.  
  2. DAHA BU GÜNLER
  3. 'İYİ' GÜNLERİMİZ..!
  4.  
  5.  

  1.  
  2. 1 Ocak 2022
  3.  
  4.  
  5. BİR ANEKDOT:
:
Bir filozofa; ‘Şansa inanır mısınız?’ diye sormuşlar.
Filozof, ‘Elbette inanırım.’ demiş.
‘Aksi takdirde hiç hak etmedikleri halde olmadık mevkilere gelen, olmadık işler yapıp, olmadık paralar kazanan birilerinin varlığı başka türlü nasıl açıklanabilir ki?’
***
Ve bu yaşananları (hoş yıllardır değişen bir şey de yok aslında) gördükçe, anlamakta hayli zorlanıyoruz..
 
Sanki bilinmeyen bir yerlerden birileri; ‘SİZ ANCAK BÖYLE YAŞAMAYA MAHKUMSUNUZ’ diye sesleniyor gibi!
 
Bugün kaçımız, -dünyayı bir yana bırakın- ülkemizin gidişatından kaygılı değil?
 
Kaçımız, -bırakın hedef 2023 hayallerini!- birkaç ay sonrasına umutla bakabiliyor?
Büyük bir çoğunluğumuz, kaygı ve korku ile izlemiyor mu (?)
 
Sizi bilmem ama ben bazen çaresizlik girdabında hayli umutsuzluğa kapılmıyor da değilim!
 
O karamsar duygulardan uzaklaşmak istiyorum, ama ülkemizin rotasının hızla bir bilinmez kör kuyuya doğru gittiğine tanık oldukça daha da artıyor karamsarlığım..
Ama biliyorum geçici bunlar!
 
Bir ses, bana yeniden umut aşılıyor, umudunu yitirme diye sesleniyor.!
O sesin; ‘Bırak bu karamsarlıkları, dağıt umutsuzluk bulutlarını, geleceğe dair güzel şeyler düşün!’ diye yükselmesiyle yeniden umutlanıyor, umudumu yeniden kazanmaya çalışıyorum.
 
Ama kör kuyundan yükselen anlamsız sesler korkutuyor..
Ama yine de bir umut diyorum.. (hangimiz demiyor ki!)
İnsan umutsuz yaşayabilir mi?
Yaşasa da nereye kadar?
Bu ve buna benzer bir çok cümle dolaşıyor, şu küçücük beynimin dalgalarında..
**
 
 
 
 
Hani derler;
‘Umutlarını yitirenler, her şeyini kaybederler!’
 
İçimdeki o umudu bir volkan gibi yeniden harekete geçirmek için;
‘Güzel günler göreceğiz çocuklar, güzel günler’ diye seslenen NAZIM Usta’ya ve ‘Diren aşk ile.. Diren umut ile..’ diyen Ahmed ARİF’e de kulak vermeye çalışıyorum..
 
Ve içimdeki ‘umut’ denilen çocuğu her şeye rağmen büyütmek için..
Çünkü insanlık tarihi, umutsuzluk ve karamsarlık bulutlarına teslim olmamış halkların destanlarıyla.. Tarih kitapları da, onların bu direnişlerini yazarak, geleceğe yön veren önemli mihenk taşları ile doludur.
Kaldırın başınızı, kaldırın da Ortadoğu’ya bir bakın!
 
Ne görüyorsunuz?
Umudunu ve hayalini yitirenler, bugün ne haldeler!
Öyle uzaklara gitmeyin.!
Ve son on-on beş yılda yaşananları gözünüzün önüne getirin yeter!
 
***
Bu ülke, ne badireler atlattı!
Ne çaresiz günler yaşadı!
Nice korku çemberleri içine sürüklendi!
Nice baskı dolu, umutsuz ve karamsar günlerin içinden geçti!
Asla hiç birinde de umudunu yitirmedi, karamsarlığa teslim olmadı..
Emin olun, bu kez de teslim olmayacak!
Sizi bilmem, ama ben asla umudumu yitirmedim!
 
***
Yaşanan tüm bu tabloya bakıp da, umutsuzluğa, karamsarlığa ve yılgınlığa kapılmayın ve asla da umudunuzu yitirmeyin!
Biliyoruz, yine de son günlerde yaşananlarla benliğimiz, kimliğimiz ve daha önemlisi de hafızamız darmadağın olduğu gerçeğini göremiyoruz..
 
Kimin eli, kimin cebinde doğru dürüst bilemiyor/göremiyor, hatta öğrenemiyoruz.
Aslında haberimiz de yok değil!
 
Ama duyarsızlığımız, vurdumduymazlığımız, adamsendeciliğimiz, ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ kolaycılığımız sonucu, kabullenmiş gibi davranıyoruz, o kadar..
Bugün yaşadıklarımızın birçoğu da, bunun acı bir sonucu değil mi, aslında?
 
Kısacası; ‘SALDIM ÇAYIRA, MEVLAM KAYIRA’ diye, her şeyi gidişatına bıraktık/bırakmak kolayımıza geldi, nedense..
 
Ne dersiniz, yanılıyor muyuz? /BSGMEDYA



Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP