• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Temsilciliği, 17 Ağustos depreminin 20. Yıldönümü'nde basın toplantısı düzenledi

  1. 'DEPREM ÖLDÜRMEZ,
  2. UYGUNSUZ KONUT ÖLDÜRÜR'

16 Ağustos 2019

İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Temsilciliği'nde 17 Ağustos depreminin 20. Yıl dönümü nedeniyle basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda açıklamalarda bulunan İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Temsilciliği Başkan Yardımcısı Gürkan Akoğlu, depremin hala ülkemizin en büyük sorunu olduğunu söyledi.

”Deprem değil, uygunsuz konut öldürür” tanımlamasında bulunan Akoğlu, ”Süreç bir bütün olarak ele alınmalı ve öldürenin deprem değil, bilim ve tekniği yok sayan, günü birlik çıkar odaklı ve ranta dayalı bozuk yapı üretim süreci olduğu gerçeği görülmelidir” ifadelerini kullandı.

Ülkemizin büyük ölçüde deprem tehlikesi altında olduğunu belirten Gürkan Akoğlu, açıklamasını devamında şunları söyledi:

  1. 17 AĞUSTOS MARMARA DEPREMİNİ
  2. UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ

‘İnşaat Mühendisleri Odası olarak, 17 Ağustos 1999 depreminin 20. yıl dönümünde, depremin ülkemizin hâlâ en büyük sorunu olduğunu hatırlatmayı toplumsal bir sorumluluk olarak görüyoruz.

Türkiye bir deprem ülkesidir. Topraklarının ve nüfusunun büyük bir bölümü deprem tehlikesi altındadır. Türkiye topraklarında 1900`lü yılların başından günümüze otuza yakın büyük ölçekli deprem meydana gelmiş ve resmi kayıtlara göre 100 bin civarında insan hayatını kaybetmiştir.

Buna karşın deprem bir doğa olayıdır. Öncelikle bu gerçek kabul edilmelidir. Bu konuda neredeyse özdeyiş haline gelen "deprem değil uygunsuz konut öldürür" tanımlaması doğru ancak eksik bir tanımlamadır. Çünkü konut, yer seçiminden planlamaya, projelendirmeden programlamaya, inşadan denetlemeye uzanan ve bir bütünlük taşıması gereken yapı üretim sürecinin bir ürünüdür. Bu nedenle süreç bir bütün olarak ele alınmalı ve öldürenin deprem değil bilim ve tekniği yok sayan, günübirlik çıkar odaklı ve ranta dayalı "bozuk yapı üretim süreci" olduğu gerçeği görülmelidir.

Depremle birlikte ortaya çıkan can ve mal kayıplarını "kadere" bağlamak, her afetten sonra günü kurtarma anlayışı ile yapılan açıklama ve çalışmalar deprem gerçeğini anlamamanın ötesinde insan hayatı ile kumar oynamanın örnekleri olarak değerlendirilmelidir.

İmar Barışı adı altında çıkarılan ve uygulaması ekonomik ihtiyaçlarla uzatıldığı anlaşılan yasayla tehlikenin boyutu kat be kat artmıştır.

 

  1.  
  2. ÜLKEMİZ TOPRAKLARI BÜYÜK ÖLÇÜDE
  3. DEPREM TEHLİKESİ ALTINDADIR.

Nerede ise her gün ülkemizin bir yerinde bir deprem yaşanmaktadır. Buna karşın yapı üretim süreci Ülke ve halkın ihtiyaçları gözetilerek değil, konut inşaasını ekonominin anahtarı olarak gören bir anlayışla, rant yaratmaya yönelik olarak işletilmektedir.

Bilim ve tekniğin yok sayıldığı bir ortamda ticari kaygı teknik kaygının önüne geçmiştir. Üniversiteler, meslek odaları sürecin dışına itilmiştir.

Bilimin, tekniğin ve insan yaşamının dikkate alındığı bir kentleşme ve yapılaşma yerine, kişi ve grupların çıkarlarına dayalı bir yapılaşma anlayışı kentlerimizi yaşanmaz bir hale getirmiştir.

Biz İnşaat Mühendisleri Odasının, Odaya bağlı şubelerin ve temsilciliklerin yöneticileri olarak bilim ve tekniğe bağlılığın ülkemizin ve halkımızın aydınlık geleceğinin biricik yolu olduğuna inanıyor ve bu inançla depremin bir afet değil doğa olayı olduğunu, onu afet yapanın rant yaratma politikaları ve buna bağlı olarak işletilen bozuk yapı üretim süreci olduğunu kamuoyu ile paylaşıyoruz.’/BSGMEDYA  Foto:Leblebitv




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP