• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Doğan, geçtiğimiz Pazar günü Çorum’da 20 yaşındaki Gökçen Şişman’ın ayrı yaşadığı eşi tarafından sokak ortasında öldürülmesine tepki gösterdi

'KATLEDİLEN KADINLAR İSYANIMIZDIR..'

02 Temmuz 2019

Eğitim Sen Çorum Şube Kadın Sekreteri Nurcan Hasırcı Doğan, Kadına yönelik şiddete, tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine her geçen gün bir yenisi eklendiğini kaydederek, “Katledilen kadınlar isyanımızdır” diye belirtti.

Doğan, geçtiğimiz Pazar günü Çorum’da 20 yaşındaki Gökçen Şişman’ın ayrı yaşadığı eşi tarafından sokak ortasında öldürülmesine tepki gösterdi.

“Erkeklerin sözde sevgisi her gün içimizden kız kardeşlerimizi alırken, yetkililer ve toplum üç maymunu oynuyor” diyen Doğan, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Son olarak ilimizde Pazar günü sokak ortasında yaşanan katliamsa bu örneklerin sonuncusu. Boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından 1 yaşındaki çocuğunun gözü önünde sokak ortasında katledilen Gökcen Şişman’ın kaybı bizleri derinden üzmüştür.

Her gün bir başka kadın cinayetiyle açıyoruz gözlerimizi. Kadınlar herkesin gözü önünde bıçaklandı, kurşunlandı, toprağa gömüldü, yakıldı, intihara zorlandı. Bu kadınların birçoğu öldürüleceklerini biliyorlardı; çığlık attılar, yardım istediler, savcılara, polislere başvurdular ama ne yazık ki, yargı dilekçelerini gördüğü halde işlem yapmadı, polis katilinin evine yolladı, bakanlar “münferit” dedi, meclis gözünü kapadı, medya kadını suçladı, akrabaları gizledi, sokaktan geçenler umursamadı. Böylelikle hepsi kadınların katline suç ortağı oldu. Kadınları öldürenler ise “haksız tahrik indiriminden yararlandı. Hâkim ve savcılar birçok davada kadınları öldüren, tecavüz eden erkeklere ceza vermemek için elinden geleni yaptı. Üstelik bunu ailenin ve toplumun “namus”unu korumak adına yaptılar. Kadını parçalayıp çöp kutularına atanlar, takım elbiseyle duruşmaya çıktılar diye “iyi halleri” nedeniyle indirim aldılar. Katiller ve tecavüzcüler elini kolunu sallayarak rahatça sokaklarda dolaşmaya devam etmişlerdir.

Kadın cinayetleri, erkek egemen sistemin kadınları kontrol altına alma, toplumsal cinsiyet rolleriyle uyumlaştırma, kadını eve hapsetme ve kadının sesini yükseltmesini engelleme sürecinin bir parçasıdır. İtaat etmek zorunda bırakılan kadından, beklenmeyen bir karşılık görüldüğünde ise cevabı ölümdür. O yüzden kadın cinayetleri münferit değil, sistematiktir. Devlet ise katillere önlem almakta yetersizdir.

Bugün kadınlara karşı adı konulmamış bir savaş sürdürülüyor. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri AKP hükümeti ile birlikte daha da artmıştır. Hükümet, kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine ortak olarak erkek egemenliğini beslemektedir. Kadın düşmanlığı bizzat devlet eliyle pompalanıyor. İktidar tüm mekanizmalarıyla kadını baskı altında tutmaya çalışıyor. Kadınlara kaç çocuk doğurmaları, nasıl giyinmeleri ve nasıl yaşamaları gerektiğini söyleyip duruyor. Biz kadınlar, şiddeti ve tacizi normalleştiren, sistematik hale getiren bu anlayışa neredeyse her gün maruz kalıyoruz.

“Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, üç çocuk doğurun” telkinlerinde bulunan bir hükümete “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” diyen bir bakana , “mini etek giyen kadınlardan tahrik oluyorum” diyen bir profesöre, 13 yaşındaki bir kız çocuğunun kendi rızasıyla erkeklerle birlikte olduğuna karar veren Yargıtay üyelerine; karakolda kadını dövüp sonra ondan şikayetçi olan polislere; 14 yaşındaki kız çocuğuna tacizde bulunan 70 yaşındaki gazetecilerle ve tüm bunları yapıp “tahrik ve iyi hal indirimi” alanlara sahip bir ülkede yaşadığımızı biliyoruz. Kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi için yasal düzenlemelerin yanı sıra bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğunun farkındayız. Bununla birlikte her geçen gün daha yakıcı bir hal alan şiddet ve ölümler karşısında acil tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu yüzden nicedir bu cins kırımına son vermek için kadınları şiddete karşı koruyan ve şiddeti önleyen bir mekanizma talep ediyoruz. Israrcı mücadelemiz sonucunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir kazanım olarak sunulan ve birçok maddesinde kadın örgütleriyle ortaklaşılan yasa taslağı, maalesef başta adı olmak üzere bambaşka bir düzenlemeyle Meclis komisyonlarına gelmiştir. Kadını özne olarak görmeyen, onu aile içinde tanımlayan bakış açısıyla, adı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi” olarak değiştirilmiş, içeriği de buna göre yeniden düzenlenmiştir. Oysa biz kadınlar biliyoruz ki, kadınlar en fazla en yakınındaki erkeklerden şiddet görüyor. Kocası, sevgilisi, babası, abisi vs…

Başbakanlıkça yapılan düzenlemede bir de bunların uyguladığı şiddetin ispatı isteniyor. Dünyada hiçbir ülkede kadına yönelik şiddet ailenin korunmasına indirgenmezken taslaktan “kadın erkek eşitliği”, “fiili eşitlik”, “toplumsal cinsiyet eşitliği” ve “ev içi şiddet” gibi kavramlar ile uluslar arası belgelerin ve sözleşmelerin dikkate alınmasıyla ilgili maddeler çıkarılmıştır.

Yaşam hakkımız engellenemez! Tasarıya girmeyen taleplerimizde ısrarcıyız!

Kadına yönelik şiddetin azaltılabilmesi için hayati bir öneme sahip olan sığınak sayılarının artırılması ve sığınak şartlarının iyileştirilmesi, Şiddet İzleme ve Önleme Merkezlerinin tüm Türkiye’yi kapsayacak yaygınlık ve yerellikte oluşturulmalıdır.

Kadına karşı şiddetle mücadele, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine karşı mücadele ile bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Şiddeti önleyecek yaklaşım her alanda kadınları güçlendirecek önlemler alarak, bütçe ayırarak, geleneksel rolleri yeniden üretmekten geçmektedir.

Her gün bir yenisini duyduğumuz kadın cinayeti haberleri, bizlerin mücadelesini asla durduramayacaktır. Eğitim Sen Çorum Şubesi olarak; Gökçen Şişman’ın katledilmesine sebep olan herkesi şiddetle kınıyor, yürütülecek yargı sürecinin takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.”/BSGMEDYA




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İLAN

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

NÖBETÇİ ECZANELER
ULUSAL GAZETELER
BİR KİTAP