• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

Ekonomik kriz, Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen panelde tüm boyutları ile tartışıldı

 ‘FATURAYI, EMEKÇİLER
DEĞİL, ÇIKARANLAR ÖDEMELİ’

 

 

7 Ekim 2018

Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin emekçiler üzerindeki etkisi, Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından düzenlenen ‘Ekonomik Kriz ve Emekçiler’ konulu panelde masaya yatırıldı.

Saat 14.30'da Çorum Devlet Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilecek olan ‘Ekonomik Kriz ve Emekçiler" konulu panele konuşmacı olarak DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Evrensel Gazetesi Yazarı Bülent Falakoğlu ve KESK MYK Üyesi Elif Çuhadar katıldı.



BES Şube Başkanı Ertuğrul Alper’in açış konuşması ile başlayan ve moderatörlüğünü Muharrem Özünel’in üstlendiği panele; Çorum Emek ve Demokrasi Platformu bileşenlerinin temsilcilerinden Çağdaş Avukatlar Derneği Başkanı Av. Ahmet Özdel, Eğitim Sen Şube Başkanı Mustafa Gül, Tüm Bel Sen Şube Başkanı Nevzat Veldet, DİSK Emekli Sen Şube Başkanı Ömer Sözüdoğru, Halkevleri temsilcileri, CHP İl Başkanı Hasan Eray Tüfekçi, CHP Merkez İlçe Başkanı İsmail Kalender, CHP İl Genel Meclisi Üyesi Yıldız Bek, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Gülhan Eke, CHP İl Gençlik Kolları Başkanı Onur Topkül, EMEP İl Başkanı Cafer Gökmen, HDP İl Eş Başkanı Ümit Küçükbayatlı, HDP Merkez İlçe Başkanı Mustafa Sazak ve çok sayıda yurttaş katıldı.

 



FALAKOĞLU: ACİLEN İFŞADAN
VAZGEÇİP İNŞA AŞAMASINA
GEÇMEK ZORUNDAYIZ

 

Evrensel Gazetesi Yazarı, Gazeteci Bülent Falakoğlu, Türkiye’nin krizden en çok etkilenen iki ülkeden birisi olduğuna dikkat çekerken, ‘ülkeler batmaz, şirketler iflas eder.’ diye konuştu.

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Devlet Tiyatrosu Salonu’nda düzenlenen ’Ekonomik Kriz ve Emekçiler’ konulu panelde ilk sözü alan Gazeteci Bülent Falakoğlu, ülkemizin bu noktaya bugün gelmediğini, yıllardır uygulanagelen yanlış ekonomik politikalar sonucu geldiğini, gelinen noktada tarım, sanayi, üretim seviyesinin giderek düştüğünü dile getirdi.

Yaşanan krizin sorumlusunun asla emekçiler olmadığını, ülkeyi yönetenlerin devasa borçlanmalarının kaçınılmaz bir sonucu olarak bugün krizle karşı karşıya olduğumuzu anlatan Gazeteci Bülent Falakoğlu, konuşmasını özetle şöyle sürdürdü:

‘Bugün artık yandaşlar da batıyor. Sıcak para akışı kesilince, onlara gidenler de azalmaya başlayınca, yaşanan krizin faturasnı emekçilere kesmek için her yolu denemeye başladılar. Ücretlerin erimesinden, sağlık hizmetlerinde kısıtlamalara kadar her türlü yolu deneyeceklerdir. İşte bu noktada ülkenin emekçileri olarak, muhalefeti olarak bize düşen örgütlenmek, örgütlerimize sahip çıkmak düşüyor.

Bu arada önemli bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum: Muhalefet partileri, emek örgütleri, daha doğrusu bu ülkenin yüzde 99’unu oluşturanlar, artık ifşadan vazgeçmeliyiz. Saraya şu kadar harcandı, özelleştirmelerden şunu aldılar diye ifşa etmeyi bırakıp, bu gidişattan kurtulmanın çözüm yollarını aramak, yani yeniden inşa etmenin çabası içerisinde olmalıyız. Kısacası, Emek örgütlerimiz, muhalefet partilerimiz yeniden inşa etmenin mücadelesini vermek zorundayız.





ÇERKEZOĞLU:DÜN KÂRI PAYLAŞANLAR, BUGÜN İSE 'AYNI GEMİDEYİZ' 
EDEBİYATI YAPIYORLAR

 

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yaşanan krizi emekçilerin çıkarmadığını, faturasını da emekçilerin ödemeyeceğini belirterek, aralarında DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin olduğu demokrasi bileşenleri olarak, 4 temel taleplerini kamuoyu ile paylaştıklarını söyledi.

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Devlet Tiyatrosu Salonu’nda düzenlenen ’Ekonomik Kriz ve Emekçiler’ konulu panelde konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’nin derin bir krize doğru sürüklendiğini, bunun da dünyadaki emperyalist sistemin bir sonucu olduğunu söyledi.

Yaşanan krizin, ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalarının bir sonucu olduğunu anlatan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘Yıllarca aldıkları sıcak parayı betona gömdüler. Bu kriz ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalarının bir sonucudur. Bundan dolayı faturanın biz emekçilere kesilmesini istemiyor ve asla kabul etmiyoruz.’ dedi.

Türkiye’nin 1990’lı yıllarda IMF tarafından uygulanan ekonomik politikalarla yönetildiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, ‘Bugün ülkenin 467 milyar dolar borcu var. Bunun üçte ikisi özel sektöründür. Yıllardır elde ettikleri kârı paylaşmayanlar, bugün külfeti paylaşmalıyız diyorlar. Aynı gemideyiz edebiyatı yapıyorlar. ‘

Çerkezoğlu,  DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak kamuoyu ile paylaştıkları 4 temel taleplerini ise şöyle sıraladı:

 

ÜCRETLER DERHAL ARTIRILSIN

Zam yağmuru altında tüm ücretler erimiş ve toplumun yüzde 99’unun alım gücü düşmüştür. Krizde hiçbir sorumluluğu olmayan toplumun yüzde 99’u yoksullaşmaktadır.

Tüm ücretler yıl sonu beklemeden derhal artırılarak, yüzde 20’leri aşacak enflasyondan kaynaklanan kayıplar telafi edilmelidir.

Asgari ücret yıl sonu beklenmeden derhal yeniden belirlenmelidir.

Toplu iş sözleşmeleri protokoller yoluyla ücretler açısından revize edilmelidir. Kamuda kadroya alındığı iddia edilen ancak yüzde 4+4 gibi enflasyon karşısında yok olan bir zam ile yoksulluğa mahkum edilen taşeron işçilerin ücretleri derhal iyileştirilmeli, bu işçilerin işyerlerinde halen çalışan eski kamu işçileriyle aynı statüde, aynı haklarla ve ücretlerle çalışmaları sağlanmalıdır.

Emekli aylık ve gelirlerine de enflasyondan kaynaklanan kayıp kadar zam yapılmalı, asgari ücretin altında emekli aylığı ayıbına derhal bir son verilmelidir.

 

TOPLU İŞTEN ÇIKARMALAR
YASAKLANSIN

İşçi sınıfının sorumlu olmadığı krizin sonuçlarından korunması için toplu işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. Şirketlerin krizi fırsata çevirerek işçi çıkarmalarına izin verilmemelidir.
Kamu istihdamı artırılarak işsizlikle mücadele edilmelidir.

İşsizlik fonunun amaç dışı biçimde teşvik adı altında sermaye çıkarına kullanılmasına son verilmeli, işsizlerin bu fondan faydalanmasının koşulları kolaylaştırılmalı, işsizlik ödeneğinin süresi uzatılmalıdır.

Ücret Garanti Fonundan yaralanma koşulları genişletilmeli, haftalık çalışma sürelerinin önemli ölçüde düşmesi durumunda işçilere sözleşmeleri sona erdirilmeksizin kısa çalışma ödeneği verilmesine olanak sağlanmalıdır.


VERGİ ADALETİ SAĞLANSIN

Türkiye dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden birine sahiptir. Vergilerin dörtte üçü ücretliler ve tüketiciler tarafından ödenmektedir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan, asıl olarak kar ve faiz gelirlerinin, servetin vergilendirilmesine dayalı bir sistem kurulmalıdır.

Asgari ücret net olarak ödenmeli, asgari ücretten hiçbir suretle vergi kesilmemelidir.

En düşük gelirlilerden alınan yüzde 15 vergi, yüzde 10’a düşürülmelidir.

Emekçilerin üzerinde büyük bir yük olan dolaylı vergiler düşürülmelidir. Öncelikle halkın yoğun olarak tükettiği temel tüketim mallarında KDV kaldırılmalıdır.

 

KAMUSAL MAL VE HİZMETLERE
ZAM YAPILMAMALIDIR

Krize karşı çalışanların korunması için fiyatları kamu tarafından belirlenen ve geniş kesimlerce tüketilen hizmetlerin fiyatlarına zam yapılmamalıdır. Kamu ulaşım bedellerine ve hanelerde tüketilen elektrik, su ve doğalgazın fiyatı artırılmamalıdır.

Dahası asgari düzeyde bir tüketim ölçüsünde bu bedeller kaldırılmalı ve toplumun yüzde 99’u bu kriz karşısında korunmalıdır.

Buraya kamunun doğrudan veya dolaylı olarak taraf olduğu tüm sözleşmelerdeki dövize endeksli fiyatlar TL’ye çevrilerek, gerçekçi olmayan önkoşullar ve miktar garantileri iptal edilerek, şirketlerin halkın ödediği vergilerle finanse edilen haksız kazançlarının önüne geçilmelidir.

Krize karşı bu ekonomik tedbirlerin olmazsa olmaz tamamlayıcısı ADALET VE DEMOKRASİ’dir. Şurası açıktır ki, yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek kişide toplandığı, kamuda liyakat ilkelerinin yok sayıldığı yeni rejim, krizi daha da derinleştirmektedir. Yüzde 1’e karşı Yüzde 99’un, sermayeye karşı emeğin haklarını savunmak için demokrasi ve adalet şarttır. “Demokrasi ve adalet işçinin ekmeğidir” bilinciyle, ekonomik krizin faturasını ödememek için verdiğimiz mücadele aynı zamanda bir adalet ve demokrasi mücadelesi olarak örgütlenecektir.’

 

 

ÇUHADAR:EMEK VE DEMOKRASİ
GÜÇLERİ BİR ARAYA GELMELİ

KESK MYK Üyesi Elif Çuhadar, 2019 yılının çok zor geçeceğini belirterek, sağlık sektörününde özelleştirmelerin yüzde 55’e ulaştığına dikkat çekti.

Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Devlet Tiyatrosu Salonu’nda düzenlenen ’Ekonomik Kriz ve Emekçiler’ konulu panelde konuşan KESK MYK Üyesi Elif Çuhadar ise yaşanan krizinin faturasını emekçiler olarak kabul etmediklerini belirterek, önümüzdeki süreçte emek ve demokrasi güçlerini daha zor görevlerin beklediğini, bu nedenle zaman geçirmeksizin örgütlenme refleksimizi daha da geliştirmek için mücadele vermemiz gerektiğinin altını çizdi.

Panel ikinci bölümde de davetlilerden gelen soruların yanıtlanması ile son buldu. /BSGMEDYA

 




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

BİR KİTAP